Abidin Dino: Sanatın ve Mücadelenin Zarif Yüzü

Abidin Dino, sanatında sade çizgilerle büyük duygular anlatmayı nasıl başardı? Siyah beyaz çizgilerinde insanlığın ve toplumun sırlarını çözmeye ne dersiniz?

Kapak Fotoğrafı Kaynak: Türel Art

Resim, karikatür, yazı ve sinema alanlarında bıraktığı izlerle 20. yüzyıl Türk sanatının çok yönlü temsilcilerinden biri olan Abidin Dino, çağdaş Türk resminin öncülerinden sayılır. Sanatı yalnızca estetik değil, toplumsal bir duruş olarak gören Dino, D Grubu ve Yeniler Grubu gibi sanat topluluklarının kuruluşunda yer alarak Türkiye’de modern sanatın entelektüel zeminini hazırladı.

Erken Yaşamı ve Eğitim Yılları

23 Mart 1913’te İstanbul’da dünyaya gelen Abidin Dino, Divan-ı Ali-i Muhasebât Reisi Mehmet Rasih Bey ve edebiyata ilgi duyan Saffet Hanım’ın beşinci çocuğudur. Ailesi, onun doğduğu yıl Cenevre’ye, ardından Fransa’ya taşındı. Dino, çocukluğunu Avrupa’da geçirdi; 1925’te ailesiyle birlikte İstanbul’a döndü.

Eğitimine Robert Kolej’de başladı ancak genç yaşta hem annesini hem babasını kaybedince öğrenimini yarıda bıraktı. Bu dönemde ağabeyi şair Arif Dino’nun yönlendirmesiyle resim, karikatür ve yazıya yöneldi.

Fotoğraf Kaynak: Milliyet

Sanat Dünyasına İlk Adımlar

Abidin Dino’nun ilk çizimleri Yarın Gazetesi'nde, ilk yazıları ise Artist Dergisi'nde yayımlandı. 1930’ların başında Nâzım Hikmet’in “Sesini Kaybeden Şehir” ve “Bir Ölü Evi” adlı kitaplarının kapak desenlerini hazırlayarak genç yaşta dikkat çekti. Sanatı, yalnızca biçim değil, fikir taşıyıcısı olarak gördü.

1933’te kurulan D Grubu’nun kurucuları arasında yer aldı. Bu grup, Türkiye’de çağdaş resim anlayışını geliştirmeyi, Batı’daki yenilikçi akımlarla Türk resmini buluşturmayı amaçlıyordu.

Sovyetler Birliği ve Sinema Eğitimi

Aynı yıl, Sovyet yönetmen Sergey Yutkeviç, Türkiye’ye geldiğinde Dino’nun resimlerinden etkilenerek onu SSCB’ye sinema eğitimi almak üzere davet etti. Abidin Dino, 1934–1937 yılları arasında Leningrad’da (bugünkü St. Petersburg) Eisenstein ve Yutkeviç’in öğrencisi olarak sinema sanatının tüm yönleriyle eğitim aldı. “Madenciler” adlı filmde dekor ve sanat yönetimi görevini üstlendi.

II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yabancı öğrencilerin ülkelerine dönmesi istenince, Dino SSCB’den ayrılarak Londra ve ardından Paris’e geçti. Burada Pablo Picasso, André Malraux, Tristan Tzara gibi sanatçılarla tanıştı ve kısa sürede Avrupa sanat çevrelerine dahil oldu.

Paris Yılları ve Uluslararası Dönem

1952’de yurtdışına çıkış yasağı kaldırılınca Dino Paris’e yerleşti ve yaşamının sonuna kadar burada kaldı. 1954’ten itibaren Salon de Mai sergilerine katıldı, Fransa, Cezayir ve ABD’de kişisel sergiler açtı. Sanatı, soyut anlatımla insani duyguları birleştiren evrensel bir dile dönüştü.

Bu dönemde Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onur Başkanlığı, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı gibi görevler üstlendi. Eserlerinde “Eller, Parmaklar, Acılar, Çıplaklar, Savaş ve Barış” temaları öne çıktı. 1989’da Fransız Kültür Bakanlığı tarafından Sanat ve Edebiyat Altın Şövalye Nişanı ile onurlandırıldı.

Film Çalışmaları

Abidin Dino yalnızca ressam değil, aynı zamanda yönetmen ve senarist olarak da üretim yaptı. 1966’da yönettiği “Gol” adlı belgesel film, Britanya Film Akademisi (BAFTA) tarafından Robert Flaherty anısına verilen belgesel film ödülüne layık görüldü. Sinema alanındaki bu başarısı, onun görsel sanatlar anlayışının disiplinlerarası gücünü ortaya koydu.

Sanat Felsefesi ve Temaları

Abidin Dino’nun sanatı, insan merkezli bir direniş estetiği taşır. Çizgi onun için bir biçim değil, bir duygu diliydi. Resimlerinde acı çeken eller, umutlu yüzler, yorgun işçiler yalnızca figür değil; toplumsal belleğin temsilleridir.

Eller” serisi, insanın yaratıcı ve yıkıcı gücünü simgeler.

Acılar” dizisinde savaşın ve adaletsizliğin evrensel etkilerini anlatır.

Onun çizgileri yalın ama duygusal olarak yoğun; biçimsel olarak özgür ama düşünsel olarak sistemlidir.

Son Yılları ve Ölümü

1980’li yıllarda Türkiye’de yeniden sergiler açan sanatçı,

  • “Eller, Parmaklar, Acılar, Tedirginler, Domatesler” (1984, İstanbul)
  • “Bu Dünya” (1987, İstanbul) gibi önemli sergilerle sanat çevreleriyle buluştu.

1990’da tiroit kanseri teşhisi konan Abidin Dino, 7 Aralık 1993’te Paris’te hayatını kaybetti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Aşiyan Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi.

Fotoğraf Kaynak: Marcel Sanat

Yazarlık ve Eserleri

Resimlerinin yanı sıra, sanat ve düşünceyi harmanlayan kitaplar kaleme aldı.
Başlıca eserleri arasında şunlar yer alır:

  • Kısa Hayat Öyküm
  • Sensiz Her Şey Renksiz
  • Sinan – Bir Düşsel Yaşamöyküsü
  • Yeditepe Öyküleri
  • Nazım Üstüne
  • Gören Göz İçin Fikret Mualla

Bu kitaplarda sanat, yaşam ve direniş üzerine kişisel düşüncelerini sade ama çarpıcı bir dille aktardı.

Fotoğraf Kaynak: Vikipedi

Abidin Dino’nun Mirası ve Sanat Dünyasındaki Yeri

Abidin Dino, Türk sanat tarihinde yalnızca bir ressam değil; sanat yoluyla toplumsal bilinci şekillendirmeyi hedeflemiş bir düşünür olarak anılır. Onun çizgileri, ideolojik bir duruşun değil, insanın evrensel özgürlük arayışının sembolleridir.

Bugün eserleri İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Paris Modern Sanatlar Müzesi, Ankara Devlet Sanat Galerisi ve birçok özel koleksiyonda yer almaktadır. Kadıköy Özgürlük Parkı’ndaki heykeli ve Maçka’daki el formundaki anıt, onun “insanın emeğine ve direnişine adanmış” sanat anlayışını yaşatmaktadır.

Yorum Yap